Kültür Bakanlığı, Plastira Gölü’nün batı kıyısındaki Neolitik alan “Botanik Bahçesi”nde nadir buluntuların keşfedildiğini duyurdu. Bu, arkeologlar Dr. Kyparissi-Apostolika ve Dr. Oresti Apostolika başkanlığında EFA Karditsa’da yapılan bir kazıdır.
Plastira Gölü’nde önemli keşif
Kültür Bakanlığı, bu alanı özgünlüğü ve benzersiz eserleri nedeniyle bilinen ovadaki benzerlerinden farklı, yüksek rakımlı nadir bir Neolitik yerleşim yeri olarak tanımladı.
Bakanlık, bunun Neolitik araştırmalara yeni perspektifler açan özel bir durum olduğunu değerlendirdi. Arkeologlar bu keşifleri henüz sona eren üçüncü kazı kampanyası sırasında yaptılar.
Bakanlığın tespit ettiği Neolitik alan 800 metre yükseklikte bulunuyor. Arkeologlar bölgenin çoğunu yerin yaklaşık bir metre altında keşfettiler.
Kazı ayrıntıları
Radyokarbon tarihlemesi, yerleşimin Arkaik Dönem sonu ile Orta Neolitik başlangıcı arasındaki geçiş dönemine (MÖ 5999-5845 – OxA 18194) kadar uzandığını göstermektedir. Plastira Gölü’ndeki Neolitik keşifler, bölgenin hammadde açısından özerkliğini doğruluyor.
Bu hammaddeler arasında kap yapımında kullanılan kil ve çeşitli çakmaktaşı türleri bulunmaktadır. Ekip ayrıca bölgenin doğal ortamından çok sayıda öğütme aleti ve çok sayıda kumtaşı değirmen taşı keşfetti.
Ek olarak, çanak çömlek genellikle tek renklidir ve küresel kapların pişirme konumlarına gömüldüğü iki seramik fırın kompleksinin keşfinin gösterdiği gibi yerinde yapılmıştır. Araştırmacılar, stratigrafiye dayanarak daha sonra daha fazla fırının keşfedilmesini bekliyor. Bu kadar eski bir döneme ait seramik fırınlarının varlığı, Tesalya’daki diğer üç bölgede yakın zamanda yapılan keşiflere karşılık geliyor.
Kazılarda bulgular ve çıkarımlar
Bu seramik fırınlarının keşfi, bu dağlık alanın özerkliğini vurgulamakta ve buranın daha kalıcı bir yerleşim yeri olabileceğini düşündürmektedir. Kazılarda ayrıca çeşitli kullanımlara yönelik “özel yapılar”, belki de bir fırın ortaya çıkarıldı.
Bu arada Kültür Bakanlığı’ndan yapılan aynı basın açıklamasında arkeologların ocaklar, kazık çukurları ve diğer hareketli nesneleri keşfettiği, tuğla duvarla çevrelenmiş, kızarık setlerle kaplı geniş bir alan ortaya çıkıyor.
Bölgede keşfedilen hareketli nesneler arasında arkeologlar birçok antropomorfik heykelciği ayırt etti. Bunlardan bir tanesinin yüksekliği 10,5 cm’dir ki bu da nadirdir. Heykelciğin tamamının başlangıçta 16 ila 17 cm arasında olduğu tahmin edilmektedir.
Ayrıca çok nadir bir buluntu olarak kabul edilen, sağlam bir fırın veya ev modeli de dikkat çekicidir. Bazı çanak çömleklerde, Tesalya ovasındaki aynı döneme ait belirli alanlarla daha yakın bağlantılar olduğunu düşündüren dekoratif unsurlar (düğmeler) bulunmaktadır.
Alanın rakımı ve benzersiz doğası, onu bilinen ova alanlarından ayırıyor ve özgünlüğünü ve benzer eserlerin eksikliğini vurguluyor. Bu nedenle araştırmacılar bu keşfi Neolitik habitat alanında yeni araştırma alanları açan özel bir durum olarak değerlendiriyor.